Tuesday, December 05, 2006

Eleni

Los Angelesa geldigimizden beri farkettigim en onemli seylerden biride burda surup gitmekte olan Ermeni Turk savasi. Hani bu iyi kotu Amerikanin heryerinde var (Turkiyeyi bilemiyorum benim zamanimda bir savas icinde oldugumuzu hic duymamistim) ama acikcasi hicbir yerde bunu LA de hissettiginiz kadar yogun hissetmiyorsunuz.
Californiada yasamak bir nimet 9 ayimizi dizboyu karda yasamaya alismis bizler icin.Bugunlerde olabildigince sokaklara atiyorum kendimi.Hava henuz cok sicak degil limonata kivaminda sabahlari hafif serin olsada gunes biraz kuvvetlenince isitiyor ortaligi o yuzdende bir hirkamsi seyle idare etmek mumkun o alistigimiz paltolar kabanlar yerine.
Bu aralar LA de seneler once tanidigimbir dostumla sik sik cikip eskicileri dolasiyoruz yeni ev icin balkon icin envai cesit sey bulmak uzere. Bu gezilerin en buyuk ozelligide her defasinda baska bir turk restaurantta yemek.Bu bolgede turk yemegi yapan dunya kadar restaurant var.
Yine bu turlardan birinde arkadasim bak simdi pek keyifli bir yere gidecegiz dedi.
Deniz kenarindan Lidoya dondu. Arabayi park edip deniz kenarindaki iskele ustundeki dukkanlarin onunde yururken bana”Burayi iyi ogren esini de getirirsin”dedi.”Burda iki Turk lokantasi var biri deniz mahsulleri yapar digeri tam turk isi ve yemekleri kendileri ev usulu hazirladiklari icinde pek guzeldir.”
Dukkanin onunde iskelenin ustundeki masaladan birine oturduk.Kosedeki masada esmer gozluklu bir adam turk kahvesi icip gazetesini okuyor.Giristeki masada bir Hurriyet.
Sarisin ufak tefek bir hatun gorundu tezgahin ardindan “Aaaa hosgelmissiniz” diye karsiladi bizi.Arkadasimi taniyorlar.Tanistirildik.Kirk yillik bir dostmussuz gibi elimi sikti.Arkadasim esimin amerikali oldugunu sehre yeni geldigimizi anlatinca muhabbete basladik. Eleni sicacik ,dost bir kadin. Iyi bir Turk gibi pervasizca ozel sorular sordu kahkalar atarak muhabbeti surdurdu.Siparislerimizi alir almaz firlayip iceri gitti baktik icerden bir muzik sesi gelmeye basladi turkce.
Arkadasim yeni okudugu bir kitaptan bahis acti o ara.Bir kadin yazarin ermeni kirimi hakkinda Turkiyede yayinlanan bir kitabi.Okumamisim daha tabii.Eleni saraplarimizi getirdiginde onada anlatti. Eleni sikkin bir ifade ile dinledi..”aman burdada bunu yapiyorlar ozellikle gencler” dedi. “Turkiyeyi anlamiyorlar biz Turkuz hep beraber yasadik o zaman savas zamani idi ne olduysa olmus ne yapacagiz simdi yani?”
Sonra Beyruta gocmeden onceki gunleri anlatmaya basladi konustukca cocuklukta gittigimiz kilisenin dolandigimiz yerlerin hemen hemen ayni oldugu cikti ortaya.
Arkadasim eski istanbullu bende nerdeyse 20 yas buyuk oldugu icin Istanbulun Rumu Ermenisi Yahudisi ile Istanbul oldugu zamani hatirliyor o birlikte kutlanan ayri dinlerin bayramlarini torelerini animsadik nasil Yahudi arkadaslarimizin bize hamursuz getirdigini,annelerin nasil birbirleri ile ozel yemek tarifleri paylastigini. Arkadasim Eleniye donup yahu cal ermenice birseylerde efkar dagitalim dedi. Eleni arkada kayboldu gene muzik sesi degisti. Eski Istanbulu animsatan parcalar ermenice rumca ve turkce karisik yayildi orataya.Yanimizdaki masaya yerlesen genc amerikali cift donup nece konustugumuzu nereli oldugumzu sordular Eleni gulumseyerek “Hepimiz Turkuz,Turkiyedeniz” dedi. Sonrada bize babasini anlatti kardeslerin tamami buraya yerlesmis ama 8 sene once annesi olunce babasinida aldirmak istemisler.
“Ne yapacagim ben gavur ilinde”demis adam.”Dostlarim arkadaslarim evim burda.Ben kendi toprgimda olmek isterim” oylede olmus. Eleni gidemedim cenazeye diyor isleri birakamadim. Biz ayrilirken esi gorunuyor benle tanisip hemen ekliyor “Siz yenisiniz birsey ihtiyaciniz olursa arayin biz hep burdayiz.”diye.
Icim sicacik ayriliyorum lokantadan.Eleni siki siki tembihliyor “Esini de getir ogrensin turk yemeklerini”Ona bahsetmisim bizim adamin turk kahvesi yapmaya bugunlerde merak sardigini ve bir turlu kopuk tutturamadigini..”Ben onu iceri alir kahve yapmayi da gosteririm “ diye ekliyor.
Bu deneyimin adindan ne zaman e mailime Ermenilerle ilgili birsey gelse Eleniyi hatirlayip buruluyorum. Turkiyeyi Turkiye yapan Ermenisi Rum`u Levanteni ve Kurdu ile bir butundu eskiden. Ne zaman ve kim bu kavgalara bir dur diyecek?

Midwestte sonbahar

Tuesday, May 24, 2005

Benim mevsimlerin degisimi ile ilgili degismez bir olcegim vardir.Ayaklarim usumeye basladigi gun anlarimki kis geliyor ve bu soguk ayaklar taki yazin resmi ilanina kadar isinmaz.Midwestte mevsimlerin degisimi oyle uzun haftalar almaz bir cok zaman dramatik bir sekilde iki gun icinde mevsim sicak ve bogucu bir yazdan sonbahar ayazlarina donuverir.Bu defada plajda gecirilen sicak bir hafta sonundan sonra yagmur bile yagmadan bir den serinleyiverdi hava.
Bu memlekette cok anlamazsiniz mevsim degisikiliklerini bahce meraklisi falan degilseniz ne isiniz var disarlarda eviniz yada arabanizin AC sini ayarlarsiniz isinin degismesi sirasinda gecen uc dakkalik surede iki uc defa poflarsiniz sonra tamam.Is yerleri ve dukkanlar zaten sizin sagliginiza uygun dusecek isida tutulurlar. Sonra bir aksam ustu elektrikten tasarruf yapmaya karar verir AC yi kapatir iki pencere acarsiniz.Belki o aksam gece yarisi uyanip kan ter icinde camlari kapatip gene AC li serin luksunuze donersiniz ama bu artik arka bahcede inildeyerek oten AC nin yakinda tatile cikacaginin isaretidir.Artik yakinda yuklu faturalariniz elektrik degil Gaz companyden gelecektir. Sonra bir sabah kendinizi yatakta pikenize simsiki sarilmis soguk ayaklarla bulursunuz iste o demektirki Midwest sonbahari basladi.Bu cok kisa bir process degildir cogunlukla.Fed EX ve UPS guylar sortlarini Thanks Givinge kadar giyerler,nede olsa Midwest insani serttir kolay usumez.Zaman zaman karda t shirtleri ile dolasan okul cocuklari gorup kaniniz donar ama bu dogaldir onlar icin.
Gelen sonbaharla once hafta sonu planlariniz degisir.Birdefa cimler artik her hafta bicilmek istemez.Bunun yerini bahcenizdeki agac sayisina gore yaprak kuremek alir.Yani Midwestte bahcede hep is vardir.Komsunun oglu yada sizin evdeki lokal teenager bu islere bakmiyorsa ki bu gunlerde onlar computer ekranina bakmayi tercih etmekteler isiniz bitmez.
Baska bir gostergede marketlerde ortaya cikan “Mum”krizantem saksilaridir.Bunlarin fiyatlari $2.49 ile baslar ve yavas yavas duser. $1.49 a geldiginde ehhh iki uc saksi alip ekme zamanidir.Nedense bu memlekette bahcecilikte bir baskadir. Anlayis marketten yada seradan cicegi hazir alinip ekmek gecerli yontem oldugu icin hemen her evin bahceside mevsim degisikliklerine uyarak ciceklenir.Mevsimleri marketlerden takip ediyorsaniz gorursunuzki belli gunler belli materyallerle tanimlanir ve bunlar en az iki ay onceden piyasaya surulur.Yani Halloween icin sekerlerinizi iki ay onceden alip bayatlatabilirsiniz Yada “thanks giving” ornamentlerinizi iki ay onceden arttirabilirsiniz.Hemen hemen her evin garajinda bu belli gunleri temsil eden kivir zivirla ilgili bir kutu bulunur. Her nedense her sene bunlara ilaveler yapilir sonrada mal fazlasi garage sale ler ile tuketilmeye calisilir.
Hafta sonu faaliyetleri daha bir disarilara tasinir cunki artik piknige gittiginizde pismezsiniz. Gol kenarindaki plajlar yerine ormanlardaki park alanlari ziyaret edilir.Eger tecrubeli bir Midwestli iseniz farmers market kesiflerinin tam zamanidir.Kir yollarinda sonbahari izlemek Midwestte en guzel manzaralardandir.Agaclar uc dort ayri renkle bezenir.Once yesilin degisik tonlari hafiften sarilarla karisir bir hafta sonra kizillar bas gosterir.Ve sonunda agaclar yapraklarini kaybetmeden once sari turuncu ve koyu yesilin hertonu ile senlenmis kir manzaralari izleyebilirsiniz bu kisa mesefeli gezilerinizde. Eger yakinlarda bir iki kendin topla turunden ciftlik bulursaniz buda ayri bir senlik olur. Sonbahar icin. Ayrica bu gezilerinizde dunya kadar antikaci dukkani bulma sansinizda yuksektir. Luzumsuz herturlu suslu dekoratif malzemeninde kaynagi midwesttir.
Bu arada hafta icinde devamli kararsizlik gecirirsiniz ne giymeniz gerektigi konusunda.Birde tabii mahalli cop toplama servisi ile basiniz derttedir.Yapraklarinizi ne tur torbaya koyarsaniz alacaklari her bolgede degisik kurallarla belirlenmistir ve siz bunlari cozene kadar kurallar degisebilir.Sizde cop gunleri her defasinda sekli degisen torbalarla local cop servisinin gonlunu yapmaya ve bu torbalari almalari icin gozlerini boyamaya calisirsiniz. Ama normal cop torbaniza koydugunuz yapraklarin ustune bir iki mutfak artigi yerlestirseniz bile cogu zaman yemezler.
Artik ciminizi yaz boyu kesmek icin kapinin onune ilan birakan sirketler nasil tum sezon karinizi kureyeceklerini anlatan brosurler birakirlar. Buda icinizde hava yeteri kadar sogumamis olsa bile soguk soguk urpertiler yaratir.
Sonbaharin hepten ilerledigini local pizzaci ve hamburgerci menulerine chilly ile ettiklerinde artik iyice anlarsiniz. Kosede oglenleri sandevic aldiginiz deli de menusune patates corbasi ilave etmistir. Ilk kar Christmasten once pek yagmasada artik bir ara sortlarin cati arasi yada bodruma kaldirilmasi gerekmektedir. Daha onunuzde Indian Summerin oldugunu bilsenizde ayaklariniz bir defa soguduysa mevsim degismis
demektir yapilacak teksey bu yilki kisinda gecmis yildaki kadar mulayim olmasini dilemek olabilir.

China Town

Sunday, July 17, 2005

Sabah kalkar kalmaz ilk is cocuklarin kapisina dayanip onlari ayaga dikmek icin ugrasmaya basladik. Bir aksam onceden zaten ultimatom verilmisti sabah bizimle China Towna geliyorsaniz saat 10 da cikilmis olunacak diye ama yine de herkesin toparlanip kapidan cikisi dogal olarak onbucugu buldu. Her zamanki gibi son dakkada unutulan cep telefonlari su siseleri ile arabaya yerlesildikten sonra kucagimda haritalari actim.
Gecen defa China Towni LAX donusu downtownda kaybolmamiz sonucu bulmustuk ama bu defa akillilik edip kendime harita bile basmistim.
Los Angelesta yasiyacaksaniz(hos amerikanin heryeri icin ayni ya) sehrin tam bir haritasini almakta ciddi ciddi fayda var biz ilk zaman bizi en cok ilgilendiren Orange County sehir haritasini almistik her defasinda bu sinirlar disina dustugumuzde sacimizi basimizi yolduk.
LA haritasi deyip gecmeyin bu koca bir ansikolopedi gibi yuzlerce sayfalik devasa birsey, tabi ozellikle o harika highwaylerde giderken o koca kitabi acip nasil yolunuzu bulacaginizda ayri bir sanat o yuzden. Ama LA soforleri genelde ayni anda kahvelerini icip, healthy barlarini yerken bir yandanda telefonla konusup is randevularini ayarlamaya alisik olduklari icin sanirim sorun olmuyordur.
Bos ve sakin parali yoldan 405 e cikar cikmaz Cumartesi sabahi bu saatte bu kadar insanin nereye gittigini merak eder olduk. Sonucta esim pek bir karsi oldugu halde “Diamond lane-car pool lane” e gecmeye razi oldu. Bu ozel lane lerde CA ya mahsus.
7-8 seritli yolun en solunda bir serit birden fazla yolcu ile giden arabalara ayrilmis. Eger kendi basiniza bu yola cikarsaniz 270-370 dolar cezasi var. Burdaki en buyuk espirilerden biride bu seritlerde ikinci yolcu gorunumlu sisme bebekler bile tasinmasi. Yolun en solunda olduklari ve bu serite her noktada girip cikamadiginiz icin eger gideceginiz yeri tam bilmiyorsaniz cikisi kacirmak hic isten bile degil. Ayrica bu seritte de aslinda yolun genelinden daha hizli herzaman gidemiyor ama yinede ikide bir onunuzde arkanizda sinyal vermeden firlayan serit degistiren araclarla debelenmeyip gidebildiginiz icin goreceli olarak daha rahat. Yolun yarisinda bunlari konusup ensemizde adeta bizi itekleyen araba yuzunden 80 le yol alirken birden bir baska araba sagimizdaki banketten hizla gecip onumuze girince artik diamond lanein falan da emniyeti olmadigina karar verdik. Ama bu aradada bir turlu serit degistiremedigimiz icin haritada belirledigimiz diger highwayin cikisinida kacirdik. Ben haldir haldir haritada uygun olabilecek baska bir cikis ararken cocuklarda arka koltukta airconditioni cok iyi calismayan arabadan yakinip duruyorlardi.
Sonunda kendimizi mehur Santa Monica bulvardan iceri attik. Hesaplarima gore bu bulvari takip ederek Hollywood free waye cikacak ordanda direk China Towna girecektik. Santa Monica Bulvarini ziyaret edecekseniz bugunlerde hic denemeyin derim cunki insaat yuzunden delik desik edilmis caddenin filmlerdeki ile alakasi falan yok.
Hesapca dumduz takip etmemiz gereken Santa Monica bulvarin catallarinda kaybolunca benim navigation islemim gene corbaya dondu.
Beverl Hills ve Melrose da bir muddet turaladiktan sonra sonunda esim bir hisim bir benzin isasyonuna girip yol sordu. Dogrusu ya ne derlerse desinler sehrin bu kesiminin oyle harika,asil bir tarafini gormedim. Sanirim bu kesimin eli yuzu duzgun mahalleleri daha ustlerde ve yuksek duvarlar arkasinda. Tariften sonra yolumuzu bulupdumduz devam etmeye basladik. Ben heyecanla atlayip tamam iste geldik China Towndayiz dedigimde artik navigation isini devralan oglum itiraz etti. Yolun iki yanindaki dukkanlarin tamaminin tabelalari bence cince oglumca korece yazilmisti.
Kisa bir sure daha devam edince onun hakli oldugu ortaya cikti.koca bir tabelada Korea Town yazisini gorduk..Berber dukkanindan baska hicbir dukkanin ne oldugunu anlamaya imkan yok bu mahallede cunki hicbir ingilizce yazi yok..Berberi de o mehur donerli isiklarindan dolayi ayirt edebildik.Sonunda tekrar bir baska high waye cikip downtown etrafinda bir tur daha atip baska bir acidan girdik. Bu defa goruntu ve seslerin tamami latino idi. Sehrin gobegindeki meksika pazarina dusmustuk bu seferde.Yolun iki yaninda yuruyen bu rengarenk kalabaligi izlerken bir yandanda arabanin icinde aramizda tartisiyorduk.
Azinliklarin bu sekilde kendi aralarinda obeklesmeleri dogrumu degilmi bu denli kendi dillerini kullanmalari hosmu diye. Oglum beni tam bir redneck olmakla suclarken ben Turkiyede kurtceyi yasaklayan anlayisi ve nedenlerini ve hertarafi doldurmus ingilizce tabelalari dusunuyordum.
Bir ara konu hemen her azinligin kumelendigi kendi yerlesimleri oldugunu sadece Hintliler ve Turkler icin bunun pek soz konusu olmadigini konusuyordukki gormesemde New York ve Chikagoda Turklerinde kendi mahalleleri oldugunu duydugumu aktardim. Hintliler ise epey kalabalik olduklari halde nedense hemen hic toplu bir yerde yasamazlar belki ben bilmiyorum ama sanirim bunun nedeni iclerindeki kast farkliliklarindan olabilir. Cunki nede olsa torelerini en cok koruyan azinliklardan sayilabilir hintliler.
Bu arada sonunda China Townin ejderhalarla sulenmis kapisindan gectik.
Saat 12 yi gecirdu ama sonunda burdaydik ya.
Arabayi ilk buldugumuz parka biraktiktan sonra kendimizi sicak arabadan disari attik.
Diger arabanin airconditioni son derece iyi calisiyordu ama son iki haftadir ikide bir kayis koparttigi icin dogrusu ya o riski goze alamamistik.
Kaldirima yoneldigimizde acik dukkan kapilarindan gelen tutsu kokulari ve egzotik muzik sesi ile baska bir ulkeye gelmis gibi olduk.
China Town LA de San Fransiscoda oldugu kadar ihtisamli degil. Ama burasida kendine gore hatiri sayilir bir nufusla kendine ozgu bir yer.
Kaldirimlara tasmis yari plastik yari kemik fil ve diger biblolari, ugurlu sayilan bambu bitkileri ve orkideler. Bol kirmizi ve altin yaldizli suslemeler, ne yazikki cogu poliester kimono ve cin elbiseleri,goz alabildigine turistik ivir zivir.
Bunlarin yaninda cengellere asili ordekler ve domuz butlari ile gercek cin deli`leri ve en cok beni kendimden geciren canli baliklarla dolu akvaryumlari ile balikcilari.Esimin bu dukkanlardan birine her atak edisimde “Buzlugu almadik alamassin” demesi yuzunden aklima takilan inanilmaz ucuz istakozlar ve canli kedi baliklari sanirim bu gece uykularima girecek. Dukkanlarin cogu ucuz kivir zivirla dolu olmasina ragmen bir hazine sandigi gibi deseledikce bulabileceginiz ilginc seyler yuzunden hemen hepsine girip cikiyoruz. Cinli baharatcilar bizim gene en ilgimizi ceken yerlerden. Bu dukkanlar tam bir otantik eczane, iceri girip eger sansli iseniz biraz ingilizce anlayan bir eczaci buluyorsunuz(bunlarin cogu cinde egitim gormus) derdinizi anlatiyorsunuz ve oda size buna gore bir takim otlar hazirliyor. Hafta sonu serefine kapilarinin onune birer masa koymuslar,beyaz gomlekli bir adam onunde eski dokuntu bir laptopla oturuyor.Lap topin ustunde “bedava tibbi muayene “ yaziyor. Yaninda gene ciddi gornuslu gencten bir cinli kadin elinde tansyon aleti ile o sadece cinlilere mahsus sabirla ellerini onunde kavusturmus bekliyor. Merakla dukkanlardan birinin icine daliyoruz kavanozlarda ne oldugunu anlamak mumkun degil ingilizce birtek etiket yok ve buda size burda aslinda bulunmamaniz gerektigini anlatiyor. Genede iyi kotu ne oldugunu anlayabildigim kavanozlara bakip turluyor bir yandanda illa birgun bu eczanelerden bir ilac alip romatizmasi icin kullanmayi kafasina koymus olan esimi “aman dur simdi degil” diye ikna etmeye calisiyorum. Uzak dogu bilimlerine saygim sonsuz ama ona tezgahin arkasindaki adamin yasli bir kadin icin hazirlamakta oldugu karisimi gosterdigimde oda sesini kesiyor.Adam tezganin uzerine siraladigi kokleri ve kurutulmus deniz atlarini teker teker alip havanda dovuyor. Kapidan cikarken soruyorum”Bu karisimi agzina atmaya cesaret edebilirmisin?” diye. Cevabi sadece “mmmm’’ oluyor.
Cocuklar zaten baslarini alip gitmisler cep telefonundan ariyoruz iki sokak otede bir dukkan bulup yemek yemege girdiklerini ogreniyoruz. Sicak gitgide artiyor bizim okyanus esintisinden burda eser yok. Acik dukkan kapilarindan buram buram gelen kizartmis et ve sebze kokulari benim icin harika ama esimin arasi cin emekleri ile hic hos degil. Bu yuzden cengellerdeki ordekler ve tavuk ayaklari ile onu daha fazla tedirgin etmeyip dukkanin kapisi onunde tezgah acmis kizdan iki icecek ve springroller aliyorum. Bizim sigara boreginin sebzelisi bunlar.
Balkon kapisina takmak icin bizim eski kasaplarin kapilarina taktiklari turden bir boncuklu perde aliyoruz.Ve bir binanin golgeli basamaklarina oturup cocuklari beklerken etrafi seyredip springrollerimizi yiyoruz. Kaldirimdaki kalabaligin cogu Asyali aralarinda bizim gibi saskin dolasan beyazlar ve yolunu kaybetmis goruntulu meksikalilarda var.
Ama bu guruh San Farnsiskodaki kadar otantik goruntulu degil. Belliki ikinci ucuncu jenerasyon cinli kadinlar dar renkli pantolonlari,bol makyajlari ile ellerinde torbalari dukkanlardan cikiyorlar. Tezgahtarlardan cogu genc ve cekk gozleri haricinde tam amerikali. Oysa San Fransicoda kalabaligin cogunu kendilerine mahsus ipek pantolonlari ile ortada dolasan yasli cinli kadinlar ve adamlar olusturuyordu. Ellerinde sepetleri ve bastonlari ile iki buklum yuruyup bu ulkede bir omur de gecirmis olsalar ingilizce hic konusmayan bir kalabalik. Los Angeles sanirim butun azinliklari LA li yapiyor. Gobekleri acik dolanan meksikali kizlar, kabartilmis saclari ile berberden simdi cikmis gibi gorunen cinli kadinlar ,siska bacaklarinda sortlari ve siyah coraplari ile cinli adamlar.
Onumuzden 4lu bir grup geciyor. Sarisin amerikali bir adam ve kadin ve belliki ogullari ve cinli gelinleri. Gelin kiz bluejeani icinde oyle amerikali ki bu insanlardan daha yabanci duruyor bu mahallede ve acikcasi burda olmaktanda cok mutlu gibi degil. Yeni ailesine buralari gosterirken ne kadar huzursuz oldugu halinden belli.
Kalabaligin arasindan cocuklari seciyoruz. Oglum aradigi boncuklari bulamamis kiz arkadasi ise sicaktan ve cok yurumekten sikayetci.
Arabaya yoneliyoruz.Gunesin altinda kizmis arabaya girmek cokda egleneli gelmiyor kimseye. Donus yolunu bulmak gene hadise oluyor,hangi freewayin daha az kalabalik olacagini tartisirken esim birine giriveriyor artik car pool seridinden gitmekte bir mahsur yok. Eve gidiyoruz ve nerden cikacagimizi biliyoruz. Bir bucuk saatlik yol boyu kendimi nasil eve varir varmaz havuza atacagimin hayalini kuruyorum. Esim istersen yarin buzlugu alip balikcilara geliriz dediginde cok kararli “Hayir “ diyorum. Balik severim ama bu yolu bir daha yapacak kadar degil. Biz OC liyiz. O bolgede eselenmek cok daha eglenceli ozellikle hava inlandde 115 derecelerde iken.

Degermi?

Mahmut ve Rusanla tanisali nerdeyse 7 yil olmus.O Ohionun soguk bir kisinda gittigimiz bir restauranda calisan Turkler oldugunu duyup tanismistik.Mahmut upuzun ip ince bir oglancik. Oglancik dedigime bakmayin gene 20 lerin sonlarinda 30 larin baslarinda bir yerde. Ama oyle temiz oyle dumduz bir insanki daha ilk gunden onun o kendine mahsus yuruyusu ile gulusune vuruluyorsunuz. Zaman icinde pek cok seyi paylastik. Ne zaman birseyde yardima ihtiyacim olsa hemen ne yapar yapar o calistigi uc isi falan bir sekilde iptal eder hemen yanimizda biter. Rusan ise oldukca gostrisli bir kizcagiz sarisin mavi gozlu fikir fikir. Birde ogullari var. O zamanlar 3-4 yaslarindaydi tabii. Ele avuca sigmayan ve zaman zaman beni deli edip “Yahu cocuklar biraz ingilizceniz duzelsinde sizi bir “ana baba” okuluna yollayalim” dedirten cinsten. Aslinda kotu bir cocuk degil ama kendileri daha cocuk olan ana babanin gercekten duzensiz ve kotu yonlendirmesi ile saskin ne yapacagini bilmez bir oglan. Amerikaya Greencard lottary ile gelmisler. Nasil bir cesarettir bilinmez; dil bilmeden, gecerli bir diploma olmadan daha yasadiklari sehirden disari cikmamisken bir sekilde cikan bu imkana kismettir deyip atlamislar. Onceleri gelir gelmez kimseleri bilmedikleri icin bir iki defa yer degistirmisler. Birilerinin verdigi bir isim, oylesine verilmis bir telefon numarasi ne bulurlarsa degerlendirmisler. Once guneyde bir eyalette bir turkun garaj ustundeki tek odali misafir hanesinde yasayip onun fuar islerinde calismis Mahmut, Rusanda evin temizligine bakmis karin tokluguna. Sonra bakmislar bu boyle surup gidecek ve para pul goremeyecekler Ohioda bulduklari baska ahbap tavsiyesi ile yuklenip buraya tasinmislar. Muduru Turk olan bu restaurantda bir is ,bir diger Turk restaurantda gece isi ve zamanla edinilen es dostun evlerinde tamirat. Mahmut ben onu bildim bileli 3 iste birden calisir hep. Onceleri haftada bir butun mektuplarini toplar getirirdi bakar ayiklardik beraber faturalari ve junk mailleri.Sonralari ikide bir kavga eder olduk, onu sikistirir daha ne kadar bu asgari ucretli islerde kendini oldurecegini sorardim.. Ingilizce kursuna gitmesi,bir sanat edinmesi gerektigini soyledikce boynunu kirar “Ama vakitmi varki” derdi. Bir turlu ona anlatamamistim vakti yaratirsa 3 iste yaptigi parayi bir iste kazanacak bir sanat edinirse gelecegi olabilecegini. Rusan ise daha becerikli idi. Belki ilkokul mezunu bile degildi ama ingilizcesini televizyon izleyerek ilerletmis daha sonrada ona ayarladigimiz bir kilisenin bedava kurslarini kacirmadan takip etmisti. Iste o noktadan sonra anlasmazliklari gunden gune artti ve bana kadar yansimaya basladi. Rusan artik gezmek dolasmak istiyordu oysa Mahmut aksam eve geldiginde gece yarisi tekrar gidecegi ikinci isinden once ancak yemek ve uyumak icin zaman buluyordu. Rusan artik Mahmudu beyenmiyor onu devamli ilgisiz olmakla sucluyordu. Sonunda Mahmut careyi onada is ayarlamak ve araba kullanmayi ogretmekte buldu. Artik ikiside restaurantda calisiyorlardi ama farkli saatlerde cunki evde bir cocuk vardi ve cocuga baktirmak buyuk masraf olacakti. Gecen yillar icinde adim adim uzaklasmalarini izledik. Mahmud internete merak sarmis ve her nasilsa birden bire Turkiyeden Amerikaya gelmeye calisan hatunlarin hucumuna ugramis ama sanirim bu durum Rusanin onu devamli horlayan tutumu icinde tam bir cikis olmustu. Rusan ise kendi gucu ile sarhos durumdaydi artik. Oncelikle kazandigi paradan bes kurus eve vermeyecegini ilan ederek basladi. Bu aralarinda epey bir tatsizlik yarattiysada Mahmut sonunda ellememeye basladi. Ardindan Rusan elden dusme eski arabasini begenmemeye illa Mahmudun aldigi yeni arabadan istemeye basladi. Boylece kapilari onunde iki yeni Buick ve tabii olabildigince yuksek faizli iki araba odemeleri oldu. Buda Mahmudun dahada cok calismasi demekti.
Biz tasindiktan sonra cok fazla takip edemedik gelismeleri ama Rusan in pespese trafik kazalari Mahmudun durmadan artan is sayisi bu aradada okula baslayan oglanin iyiden iyiye bozulan davranis bicimi ve buyuk ihtimalle psikolojisine iliskin boluk borcuk haberler geldi gitti. Bir muddet sonra bosandiklarini ogrendik. Bosanma kagit ustunde olmus ama hala baglantilari kopmamisti..Iliskileri ne seninle ne sensiz bir durumdaydi. Ne baska birileri ile yapabiliyorlar ne de bir araya gelebiliyorlardi. Californiaya geldikten sonra Mahmuttan bir telefon aldik gelip buralari gormek istiyordu.
Buyur ettik. Cika geldiginde gene ayni uzun oglancikti daha da zayiflamis tam bir karikatur olmustu. Internetteki turk kiz arkadaslarini anlatti hepsi buralara gelmek istiyordu. Ama Mahmutta aptal degildi. Turkiyeye gidip tanistigi pek hosbes ettikleri birine Amerikaya donuste “Ben sensiz yapamayacagim Turkiyeye geri gelecegim senin icin” demis ve ortalik karismisti. Kiz ailesinin evlenmelerine izin vermeyecegini kendisinin universite onunsa ilk okul mezunu oldugunu soylemeye baslamisti. Mahmut buna iyi bozulmustu. “Burda beraber olmaya gelince iyi oluyor iliskide Turkiyede olmuyor ne isse” deyip deyip guluyordu. Bu arada Rusan`a da ineternette chat ogretmis boylece onunda yakasindan dusecegini ummustu. Simdi ise Rusanin ikide bir Amerika icinde ve Turkiyede birilerine ziyaretlere gitmesi yuzlerce dolarlik telefon kartlari kullanip bu adamlarla konusmasina cok bozuluyordu.
Artik Ohio da kalmak istemedigini Californiaya gelip yeni bir hayat kurmak niyetinde oldugunu soylediginde acikcasi sevindim. Onun gibi bir eski dostun yakinda olmasi her zaman ici hos birseydi. Ustelik beni bir kosede yakalayip “Ben elektrikci olmaya karar verdim olmasa okula da gideriz ama o lisansi alacam” dediginde ustunden 7 senede gecmis olsa boyle bir karar verdigi icin gurur duydum onla. Simdi bu dosta yeni bir baslangicta yardim ederken bir yandanda dusunuyorum. Eger hic gelmeselerdi bugun Turkiyede buyuk ihtimalle beraber iyi bir evlilikleri olacakti. Acaba oyle dahami iyi olurdu?

Mourice ile bir gun

Mourice calistigim yerdeki model hastalardan biri. Model hasta deyince bu insanlari hasta sanmayin. Bircogumuzdan sagliklilar ama vakti ile bacaklarini yada kollarini kaybettikleri icin bu isi bir cesit gonullu olarak yapiyorlar yoksa bir cogunun bir kac saatlik yoldan geldigi,calistiklari isten izin aldiklari ve butun gun talebeler tarafindan minciklanip bacaklarinin kaliplarinin cikarilip uzerlerinde denemeler yapildigini dusunurseniz gunde $50 dolar icin bunca eziyet cekmeye degmeyecegini gorursunuz.
Mourice 60 yaslarinda iki bacagi ve bir kolu yok. Nasil kaybettigini bilmiyordum cunki sormadim ama birgun boyle dogdugunu ogrendim. Ama yasamdan hicbirsey kaybetmedigini rahatlikla soyliyebilirim.
Onu ilk tanidigimda bacaklarinin olmadigini farketmedim. Dikatimi ceken sadece takma kolu ve kanca seklindeki eli oldu. Acikcasi baslangicta tam anlami ile grumpy old man kavramina uyuyordu. Ozellikle onun icin etrafta yiyecek yada icecek birseyler bulundurmazsan. Mourice diger modellerden farkli olarak hem diz alti (above knee) hemde kolu ile ilgili(upper extremity) seanslarina geldigi icin butun bu donem boyunca iyice icli disli olduk. Araba kullanamadigi icin her gelisinde birinin onu Union Stationdan almasi gerekiyordu bu iside senelerdir gonullu yapan Pat ve karisi Selma idi. Pat`inda bir bacagi dizden kesikti ve oda senelerdir okulun kullandigi modellerden biri idi.
Pat insaat kontroloru. Disneylandda calisirken bir kaza gecirmis ve ayagini ezmis. Bu kazada bacagini kaybetmemis ama ezilen sinirlerden biri oyle bir aci vermeye baslamiski bunu engellemek icin tek yolun bacagini kesmek oldugunu soylediklerinde yasamini bacaksiz gecirmek agri kesicilere bagimli gecirmekten evla gelmis.
Bu dinc kipir kipir adami tanimak tam anlami ile bir keyifti. Takma bacaklari ile hala hic yakinmadan calismaya devam ediyor okulun her talebindede 2.5 saatlik yoldan tam zamaninda seansta yer alacak sekilde geliyordu. Pat protez yapan bir firma icinde modellik ettiginden onlarin urunu son model computerized bir bacak kullaniyordu ama bir gun bana eski model tahta bacagini hicbir seye degismeyecegini soyledi.. Ve ertesi seansa gelirken o tahta korsan bacagi ile geldi okula. Tahta bacagi diger metallerden cok daha hafif oldugu icin seviyor ve ozellikle fuarlarda korsan kostumu ile giyip ortalikta dolasmaya bayiliyordu.Pat her seansa yaninda karisi Selma ile gelirdi. Hemen her defasinda evlerindeki limon agacindan toplanmis bir sepette limon getirirlerdi talebelere dagitmak icin. Selma ile kisa zamanda ahbap olduk. Birbirimize yemek tarifleri vermeye basladik Selma Meksika orijinli oldugu icin mutfak kulturumuzde bircok benzerlik vardi.
Her sabah Mourice`i toplayip aksamda birakan bu cift bu isi senelerdir yaptiklari halde Mourice`in huysuzlugundan dolayi sikayetci idiler. Pat bazen normalden daha uzun okulda kalmak zorunda kalir Mourice de buna bol bol soylenirdi. Mourice`in her gelisinde kafeteryadan avuc avuc seker yada cay paketleri yuruttugunu bos getirdigi torbasinin doldurup gittigini bende biliyordum. Pat ve Selma bundan sikayet ettiklerinde pek kulak asmadim. Cunki bu dortte bir adamin yasaminin pek kolay olmadigini biliyordum. Okul haricinde Mourice secimlerde pool da calisir sagda solda devletin actigi part time isler bulurdu. Kolla ilgili seansa gelecegi zaman onu tasiyacak Pat ortada olmadigi icin talebelerden birine rica ettim onu sabahlari almasini. Aksam ustleride kimi bosta bulursak onla yolluyorduk ilk tren istasyonuna. Artik onu iyi tanidigimdan gelecegi gunler sabah donat yada bagel alip geliyordum okula boylece gun boyu Mourice`i keyifli tutmak mumkun oluyordu. Isi bitipte bir daha ki semestere kadar gorusemeyecegimiz gun gelince ayrilmadan once bana kocaman sarilip nasil ozleyecegini soyledi. Onu yollarken bende onu ozleyecegimi farkettim. Gun boyu ortalikta ona buna satasarak dolasmasini yerime oturup saatlerce bu bedava firsati kullanip saga sola telefon etmesini, her firsatta beni kucaklamasini ve bir gun ona ust kata cikarken niye yeni yaptirdigimiz asansor koltukla cikmadigini sordugumda “Sana sakat gibi mi gorunuyorum?” demesini.
Yasama bagliligini,eline gecen her firsati degerlendirmesini ve herseye ragmen hala verecek cok seyi olup o koca kalbi ile bana yasami sevmemiz gerektigini ogretmesinden dolayi onu ozleyecegim.

Sen sus, anlamazsin

Ne zamandir burda yazip duruyoruz Efem cocuklar Turk okulundami olsun Amerikanda ki okullardami? Ozel okul mu, mahalle okulumu.
Evdeki egitim kelek olduktan sonra nerde okudugunun hicbir anlami olmayabilecegini hic dusundunuzmu?
SF merkezli bir ABD-ANA grubu var serbest sigortacilik donemlerimde ticari bir kaygi ile bil umum Turk Email gruplarina uye olurken ona da hasbel kader olmus idim. Daha sonra bu grupla bir cok guzel isler yaptik, birkac kisiye yardim ettik falan filan. Neyse obur gruplarin herbirini mute a alirken bu listemde kaldi. Zaman zaman cilek lekesi ile ilgili 300 yazisma yaparlar daha ziyade cocuklarla ilgili seyleri falan konusurlar.
Nerden mi geldim buraya..Efemm biz bu egitim konusunu konusurken...bu gruptada bir emzik nasil birakilir lafi gidiyordu.Emzikli bebe kismini geceli cok oldugu icin soyle bir goz ucu ile bakip siliyorum e mailleri ahh bir tanesinde takildim kaldim.Birkac kisi bu emzik isini bitirmek icin nasil cocuklari ile konustuklarini anlatirken bir hanim kizimiz(anlasilan bu ilk ve tek cocugu da degil) cocugunun sadece 19 aylik oldugunu laftan anlamayacagini soyledi. Ama aglatmaya da kiyamazmis.. Bu 19 aylik cocuk laftan anlamazi gorunce hani irkildim ve ister istemez kendi akil sagligimi yokladim.. Eger durum bu ise ben bayagi catlak katogorisine giriyor olsam gerek cunki ben birak cocugu, 4 haftalik kopek eniklerimi bile konusarak egittim.Dogduklari andan itibaren konusursan vallaha da billahi de 4 haftalik enikler ses tonundan ne istedigini anliyip yapiyorlar. En basiti gel git turu seyleri bu tur communication ile hallediyorsun.
Hani 20 kusur yil once bizim bu evlat buyutme hikayemiz ama dun gibi de hatirliyorum. Ilk gunden itibaren konusmaya baslamistim oglumla. Oyle ya ne zaman anlayacagini ne bileceksin en azindan bu pratigi kendin icin gelistirmek zorundasin. Ustelik daha bir kac haftalikken bile ses ve ses tonuna bebeklerin tepki gosterdigi kesin. Benim oglan 4 aylik falandi sanirim bir gun carsiya ciktik. Alisverise gitmeden once bankada durdum para cekecegim, bir kuyruk bir kuyruk bankada yeni Computer sistemi uygulamasi baslamis kasiyerler ikiye katlanmis sekilde yavasss yavass yapiyorlar islemleri.Oglan bebek arabasinda miziklanmaya basladi. Bende donup buna anlatmaya.." Bak simdi sana mama almak icin ciktik ama burdan para cekmemiz lazim ve bu vakit alacak cunki bak kuyruk var cunki banka sistem degistirmis " falan filan. Arkamda bir yasli adam.."Ahh kizim sen bunlari bu bacak kadar bebege anlatiyorsunda bu anlayacakmi sanirsin?" ..dedi..Adama dondum ..bunu cok uzun boylu dusunmemistim o zamana kadar. Valla dedim bilmiyorum anlarmi anlamazmi ama biliyorumki onla communication kurmaya alismak icin benim bunu yapmam lazim.
Efendim simdi bebeklerin gelisimi icin stimulationin onemi falan anlatiliyor. Nedir stimulation alip bebegi minciklamak orasini burasini sikistirmakmi?Stimulation ona var oldugunu hatirlatmak guven vermekse communication en basta gelen degilmidir. Cocuklarimizin ne kadar aptal olduklarini dusunuyoruz? 4 haftalik bir enik cagirdiginizda size kosacak kadar akillida 19 aylik(nerdeyse iki yasinda) bir bebegin annesi oglu yada kizinin ne soylediginden haberi olmadigindan emin. Peki nasil kontrol ediyorlar iliskilerini? Anne emin cocuk nasilsa anlamiyor onun ne dedigini.. O zaman bagirmasi yada tartaklamasi lazim cocugu yanlis bir sey yaptiginda yada yapmasini istedigi sey icin.Baska bir yolu varmi? Peki cocuk ne zaman anlayacak ana babayi?19 una geldigindemi? Ya o zamana kadar aslinda ne dendigini anliyor ama kimse ona hitap etmedigi icin communication in ona yonelik olmadigini dusunuyorsa. Bu ona ihmal edildigi ciddiye alinmadigi yada hatta var olmadigi hissini vermezmi.
Her yaratik gibi oda varligini ispatlamak ve bunu hissetmek ihtiyacindadir, kimse onu muatap alip ne istediklerini belirtmedigine gore dikkat cekebilmek icin en iyi yontem onlarin istemediklerini yapmak degilmidir? Ulkede dayak arsizi diye tanimlanan cocuklarin cogunun communiction yoksunlugundan ve ilgi ihtiyacindan bu noktaya geldigini hic dusunmusmuydunuz? Beli bir yastan sonra bu "SEN ANLAMAZSIN!" bitince ne oluyor?Birdenbire adam yerine konuluyor olmak nemene bir soktur.
Sen sus sen anlamazsinlari cevremde bol bol duyup gormus biri olarak bu email bana bunlari hatirlatti. Bosverin temel egitimmis okulmus vs.Kendi ailesi tarafindan adam yerine konulup senelerce konusulmayan bir cocugun okulda yada hangi okulda ne yaptiginin cook fazla bir onemi oldugunu ben dusunmuyorum.Ama tabii bu benim 2 centim..