Wednesday, March 12, 2008

Afternoon at the City

Dun sabah ofiste kara kara web pagedeki degisiklikleri nasil yapacagimi anlamaya
Calisirken Charley Gmailden bir mesaj yolladi. “City` e gitmeye ne dersin?”
Sonrada bu ogleden sonra icin bir interview teklifi aldigini anlatti.
Sabah tembellik edip arabayi almamistim, beni Charley birakmisti. Bu defa da gelip aldi ve yola koyulduk. Downtown San Franciscoya nedense downtown denmezde City denir burda. Sanirim Penninsuladaki pek cok kucuk sehrin downtownlarindan ayirmak icin.
San francisco nerden bakarsaniz bakin ilginc ve egzantrik bir sehir. Hemen hemen hicbir yerlere benzemeyen bir yapisi var.yada heryere biraz benzeyen.
Yolda Bartlami yoksa araba ile mi gitmenin daha akillica oldugunu tartistik. Bartla gidersek saatlerimiz ona bagli olacakti ve dogrusu ya en yakin bart istasyonu Milbreadeydi ve orasida yolun yarisindan fazla idi.
Ikimizin bileti ile park ucreti arasindada cok fark olmayacakti.
Arabayla gitme karari alinca kitabimi cantadan cikartip okumaya basladim.
Bu nerdeyse tradition oldu, ne zaman biryere gitsek bir kitabimiz olur ve ben yuksek sesle okurken Charleyde benim pronounciationimi duzeltir.
40-45 dakkalik yolun nasil bittigini anlamadan sehirdeydik.
3uncu caddede hep gittigimiz garaja arabayi parkedip ciktik. Charley gorusme yapacagi sirkleti arayip not birakti sehirdeyim diye ve beraber DSW ya dogru yola koyuldukJ
Buda baska bir tradition olmustu sanirim hemen her sehre gelisimizde benim en favori dukkanim olan DSW ya ugramak.

Tuesday, March 04, 2008

Napa Valley

Dun aksam bugun nereye gidecegimizi planlarken alternatifleri ikiye indirdim.Sacremento ve Napa Valley. Yol boyu durulacak yerler arasinda Sacremento icin bir peynir imalatcisi ve Somonlarin yumurta biraktigi balik tutulabilecek bir nokta vardi.Sacremento icinde ise Stanford`in Governer oldugunda yaptirdigi kosk ve bir park vardi. Napada ise Geyser. Sacremento 1, Napa 2 saat oldugu halde sonucta Napa secildi. Sabah daha yatakta laptopimda hizli bir tarama yapip Old Faithfull Gayser in haritasini bastim,sandeviclerimizi hazirlayip yola duzulduk.
Hava limonata gibi gunes SanFransisconun sabah sisini hice sayarak pirildiyordu.
Kucuk yavru kopegimiz evin kapisindan herkesten once firlayip arabanin kapisinda beklemeye basladi. Biz piknik cantasini,kahve kaplarimizi ve haritalari yerlestirince hareket ettik.



Dumbarton Bridge den gecip Oaklanda yoneldigimizde trafik oldukca iyiydi.
Bir radyo istasyonunda buldugumuz melodi ile tempo tutarak Berkley`in onunden gectik. Sehrin uzantilari yavas yavas gorunurden kaybolurken yolun iki yaninda shopping maller yerine goz alabildigine uzanan uzum baglari yerini aldi.

Planimiz direk Old Faithful Geyser`e gitmekti. Ama Napa ya donen yolada ani bir kararla sehre daldik Napa girisinde modern alisveris merkezleri degildi gormek istedigimiz. Downtown a dogru goz karari yol aldik.


Sehir merkezi pek yle kasaba merkezi goruntusunde degildi. Son derece pahali magazalar, ozenle dekore edilmis restorantlar.

Biz dondurmalarimizin tadina bakarak vitrinleri gezerken Lilly de sokaktakilerin ilgisini cekimek icin sirinlikler yapiyordu. Arabaya donup tekrar yola koyuldugumuzda sokaklardaki piril piril bakimli eski evlerin mimarilerini izledik bir sure.
Ardindan goruntu yine sinirsiz baglara donustu.Agaclarla kapli tepeler arasinda uzanan bu ince uzun vadi bugun Californianin en iyi saraplarinin uretildigi cennet.



Yolda adim basi Winerylerin sarap tadilabilecek ve tabii satin alinabilecek showrommlari vardi. Bir yol ayirimina geldigimizde Silverado trail yazisini gorduk. Haritada bunun ana yola paralel gittigini gorunce ani bir kararla o tarafa donduk. Bu yoldada bir dolu winery

vardi ama daha az ticari bir route oldugundan trafik cok daha iyiydi.
http://www.silveradotrail.com/SilveradoTrailMap.pdf
1831 de ilk onculer Californiaya geldiklerinde Guney Carolina`li George Yount Mexikalilardan 11 bin donum arazi satin alarak ailesi ile bolgeye yerlesmis. Zorlu cabalar, kizilderiler, ayilar ve dogayla catisarak gecen ilk yillardan sonra hayvancilik ve ektikleri bugdayin yanisira kucuk bir de bag olusturmuslar. 1948 lerde Gold Rush basladiginda bolgeye gelen onculer bu ciftlige ugramaya baslamislar ve sonucta 1852 de Silverado Trail Sacramentodan Napaya kadar uzanmis. Sonunda Geyserin bulundugu Calistoga`ya vardik. Yol isaretlerini takip ederek Geyser`i buldugumuzda buna en cok arka koltukta oyuncaklari ile oynamaktan sikilmis Lilly sevindi.
Geyser`in yer aldigi parkta bir de Pet Zoo vardi. Kucuk sirin keciler, yaban koyunlari ve lamalar.

Ama acikcasi Geyser benim icin ufakta olsa bir hayal kirikligi oldu. Kucuk havuzumsu bir goletin ortasinda dumanlar cikan bir delik degildi benim bekledigim sanirim. Her 15 dakikada bir bu kucucuk golettebir fiskiye beliriyor bir iki dakika sonrada yerini dumanlara birakip kayboluyordu. Adindaki Old Faithful duzenli olarak fiskirmanin semboluydu ve bu tur Geyserlardan dunyada sadece uc tane varmis.
Bu Geyserin fiskirma periodunun aksamasini bir deprem isareti olarak sayabilirmisiz.
Butun vadi volkanik bir yapida ve buda verimli topraklar da uzum yetistirilmesini etkileyen faktorlerden.


Geyserin fiskirmasini beklerken piknik sepetimizi cikarip sandeviclerimizi yedik.
Ikinci durak Petrified Forest i, bu tabiat harikalari da birkac bin yil once larvalarla
Kaplanan ulu kizilcamlarin taslasmis heykelleri. Hemen bir kac mil otede tekrar bir giris parasi verip bu defada bu taslasmis agaclari gormeye gittik.
Giristeki kucuk hediyelik esya dukkanindan bir kac ilginc tas aldiktan sonra orman icindeki patikada bu taslasmis agaclari gormek icin ilerledik.

Gorunuste agaca benzesede dokununca tam anlami ile tas oldugunu hissediyordunuz bu koca agaclarin. Orman icindeki patikada bu kisa yuruyusu bitirdigimizde artik Lilly arka koltuga uzanip uyumaya hazirdi.
Napa`da aldigimiz Napa valley Book`ta bir zeytinyag imalathanesinden bahsediyordu.
Donus yolunda bu dukkani aramaya basladik. Trafik artik hepten kalabaliklasmisti. Winerylerde sarap tadarak, luks organik food restauranlarinda yemeklerini bitirmis kalabalik yavas yavas donus hazirligindaydi. Luks arabalar ve uzatilmis limolardan olusan kalabalikla bogusurken adresi bulduk. Bu salapur goruntulu bir dukkandi ama icerde bolgede imal edilen herseyi bulmak mumkun gibiydi.
Bir yandan zeytin yaglara bakarken bir yandanda hard salami ve peynirler arasinda secim yapmaya calisiyorduk. Parfum siselerinde satilan degisik tad ve kokularla islem gormus zeytin yaglarina yuz vermeyip buyucek bir cam damacanadaki virgin olive oili kaptik.
Aldiklarimizi bir kutuya dolduran dukkan sahibine ile zeytin yaglarinin kendi imalatlari olup olmadigini sorduk.hayir degildi eskiden bahceleri varmis ama simdi sadece bolgedeki ureticilerin mallarini satiyorlarmis. Eger bilgi istiyorsak Sonamadaki yag degirmenine gitmemizi onerdi. Tekrar yola koyuldugumuzda artik gunes ufka yaklasmaya baslamisti. Tepeler ardinda batmaya baslayan gunes uzum baglari uzerinde pembe sihirli bir isik yaratiyordu,...
Bir kac mil ilerde yol kenarinda bir baska zeytinyagci gorunce gene yanastik.Bu defaki oldukca iddiali bir dukkandi. Her cesit tatlandirilmis zeytinyag kucuk tabaklarda siralanmis yanlarindaki kurdanlarla zar seklinde kesilmis kucuk ekmeklerle tatlarina bakmayi bekliyordu. Degisik herblerle tatlandirilmis bir dizisini tattiktan sonra jalapinio biberi ile tatlandirilmis bir siseyi kaptik. O arada gozum kaba bir sekilde kesilmis zeytinyagi sabunlarina ilisti. Kucuk keseler icinde satilan bu sabunlar ccuklugumda Canakkalede anneannemin arka bahcede kaynattigi sabun kazanina goturdu. O zaman bu sabunu kullanmak pek kotu gelirdi. Simdi altin kalibi fiyatinda satilan bu sabunlari gorunce gulumsemekten kendimi alamadim ama yinede gidip bir kalip kaptim.
Arabaya dondugumuzde Lilly basini bile kaldirmadi. Trafige tekrar karisip San Franciscoya dogru yoneldik. Napada bir gun dogrusu ya bekledigimden cok daha guzel gecmisti.

Saturday, February 23, 2008

Stanford

Dun bir web sitesinde universite siralamalarina bakarken MIT nin birinci Stanford`in ise ikinci sirada oldugunu gordum.
Stanford`in kurucusu Leland Stanford 1824 de orta halli bir ailenin 8 cocugundan 5 incisi olarak hayata gozlerini acmis. Hukuk okuduktan sonra zengin bir tuccarin kizi olan Jane Eliza Lathrop ile evlenmis. Ofisi bir yanginda tamamen yaninca karisini geride birakip Californiaya servet edinmeye gelmis. Sarapcilik, ticaret ve hayvancilikla ugrasirken politikaya da bulasan Leland Stanford ailesine bir servet olusturmus. Leland Stanford Jr. San Franciscoda dogmus babasinin Palo Altodaki ciftligi cocuklugunun en sevdigi yeri olmus. Ne varki genc Leland 16 yasindayken olmus. O noktada Stanford esine "Bu andan sonra butun California cocuklari bizim cocugumuz olacak" demis ve bu karar Stanford Universite`nin temellerini atan karar olmus.


1 Ekim 1891 de Universitenin resmi acilisi yapilmis. O gun bugundur Palo Alto(Yuksek agaclar) adli bolgede bu hayvan ciftliginde ulkenin hatta dunyanin en meshur okullarindan biri, ayni zamanda en buyuk arastirma merkezlerinden biri hizmet vermektedir.


Okulun mezunlarina bakarsaniz bugun bolgenin Silicon Valley olmasina Stanford`in katkilarini izleyebilirsiniz.Microsoft`tan Cisco`ya Yahoo`dan Google`a bolgedeki butun buyuk kuruluslarda Stanford mezunlarinin izlerini bulabilirsiniz. Bugun Stanford Peninsulanin ortasinda Palo Altoda buyuk bir kampusta hizmet vermekte. Universitenin yani sira buyuk bir hastahane ve Tip okulunuda barindiran Stanford ayrica Stanford ailesinin tum dunyadan topladiklari kolleksyonlari ile baslamis bir muzeyide icinde bulundurmakta.